Yeni bir dil öğrenmek için 4 neden

İngilizce hızla dünyanın evrensel dili oluyor ve hızlı çeviri teknolojisi her yıl gelişiyor. O zaman yabancı dil öğrenmek neden zor olsun ki? Dilbilimci Columbia Üniversitesi akademisyeni John McWhorter aşina olmadığımız bir dilin dikkat çekici dört faydasını paylaşıyor.

00:10

Şu an konuşmakta olduğum dil, iyisiyle veya kötüsüyle dünyanın evrensel dili olma yolunda hızla ilerliyor. Kabul etmeliyiz ki İngilizce yalnızca internet dili değil, aynı zamanda finans, hava trafik kontrolü, popüler müzik, ve diplomasinin de dili. Kısacası İngilizce her yerde.

00:31

Şu an Mandarin Çincesini daha fazla insan konuşuyor fakat Çince öğrenen İngilizlerden çok daha fazla İngilizce öğrenen Çinliler var. En son duyduğum şu ki, şu an Çin'de yirminin üstünde üniversite tamamen İngilizce eğitim veriyor. İngilizce kontrolü ele geçiriyor.

00:51

Buna ek olarak, bu yüzyıl sonuna kadar, şu an var olan çoğu dilin - yaklaşık 6 bin - konuşulmaz hale geleceği tahmin ediliyor. Yalnızca birkaç yüz tanesi varlığını sürdürebilecek. Tüm bunların da ötesinde, İngilizce anlık çevirinin yalnızca mümkün olduğu değil, aynı zamanda her yıl daha iyi hale geldiği bir noktada.

01:14

Bütün bunları size anlatmamın sebebi: Şu soruyu sormaya başlayacak noktaya geldiğimizi söyleyebilmemdir. Eğer İngilizce yabancı dil ise neden İngilizce'den ayrı bir dil öğrenmeliyim? Dünyadaki çoğu kişi birbiriyle İngilizce iletişim kurabileceği noktaya gelindiğinde, neden insanlar başka bir dil daha öğrenmek zahmetine girsin ki?

01:40

Bence birçok nedeni var ama ilk değinmek istediğim belki sizin de duymuş olabileceğiniz gerçekten düşündüğünüzden daha tehlikeli bir neden. Ve işte bu fikir: Bir dille düşüncelerinizi aktarırsınız, o dilin kelimeleri ve dil bilgisi herkese farklı hayaller veya halüsinasyonlar kazandırır. Bu çok cazip bir fikir ama rahatsız edici.

02:11

Tamamen yanlış da değil. Mesela, Fransızca ve İspanyolcada masa kelimesi, bir sebepten ötürü dişil olarak kullanılır. Yani, "la table", "la mesa," bunu bu şekilde öğrenmek zorundasın. Bu şunu gösterir, bu dillerden birinin konuşuyorsanız ve bir masanın konuştuğunu nasıl hayal edeceğiniz size sorulursa, rastlantıdan çok daha sık Fransızca veya İspanyolca konuşan bir kişi masanın tiz ve dişil bir sesle konuşacağını söyler. Yani Fransızca veya İspanyolca konuşan biri iseniz İngilizce konuşan birinin aksine masa size göre bir kız.

02:55

Böyle bilgileri sevmemek çok zordur ve eğer bu dillerden birini konuşuyorsanız birçok kişi size bunun bir dünya görüşüne sahip olduğunuz anlamına geldiğini söyler. Ancak dikkat edelim, çünkü birileri de biz ana dili İngilizce olanları böyle mikroskopik bir şekilde inceliyor olabilir. İngilizcenin dünya görüşü nedir?

03:16

Örneğin, bir İngilizce konuşmacı ele alalım. Ekranda, bu Bono. İngilizce konuşuyor. Bir dünya görüşü olduğunu varsayalım. Bu da Donald Trump. Kendi çapında, o da İngilizce konuşuyor.

03:33

(Kahkaha)

03:37

Ve işte Kardashian Hanım, o da İngilizce konuşuyor. İşte İngilizce konuşan üç kişi. Bu üç insanın dünyaya bakış açısı ne kadar ortak? Onları birleştiren İngiliz dili ile şekillenen dünya görüşü nedir? Oldukça sorunlu bir kavram. Kademeli bir fikir birliği dili düşünce şekli haline getirebiliyor, ama bu üstü kapalı psikolojik tahliller içinde gerçekleşiyor. Bu size dünyaya farklı bir bakış açısı kazandırmakla ilgili değil.

04:12

Şimdi bu durumda, o zaman neden dil öğreniyorsunuz? Düşünce şekliniz değişmeyecekse, diğer nedenler ne olabilir? İşte birkaçı: Bunlardan birisi, eğer bir kültürü öğrenmek isterseniz, onu yalayıp yutmak isterseniz, onun bir parçası olmak isterseniz, o halde o kültürün dil kanalları gözüksün veya gözükmesin, eğer kültürü öğrenmek istiyorsanız, bir dereceye kadar kültürün yaşandığı dile hakim olmanız gerekiyor. Başka yolu yok.

04:46

Bunun ilginç bir gösterimi var. Biraz yüzeysel anlatmak zorundayım, isterseniz araştırabilirsiniz. Eğer bakmak isterseniz Kanadalı film yönetmeni Denys Arcand'ın - İngilizce okunuşu Dennis Ar-cand - bir filmi var. "Jesus of Montreal" adlı bir film çekti. Fransız-Kanadalı karakterlerin çoğunu canlı, komik, tutkulu, ilginç Fransızca konuşan kadınlar oluşturuyor. Filmin sonlarına doğru bir arkadaşlarını İngilizce konuşulan bir hastaneye götürmek zorunda kalıyorlar. Hastanede İngilizce konuşmak zorundalar. İngilizce konuşuyorlar ama ana dilleri değil, ayrıca İngilizce konuşmak istemiyorlar. Yavaş ve aksanlı konuşuyorlar ve deyim kullanmıyorlar. Birden bire sevdiğiniz bu karakterler aslında kendilerinin kabukları ve kendilerinin gölgeleri.

05:36

Bir kültürğn içine girmek ve yalnızca bu tür bir perde ile insanları analiz etmek o kültürü asla anlamamaktır. Böylece yüzlerce dilin kalacağı uzamda, dil öğrenmenin nedenlerinden biri, sadece o dilin kodları sayesinde, onları konuşan insanların kültürüne katılabilmek için dilin bir bilet niteliği taşımasıdır. Bu birinci sebebi.

06:00

İkinci sebebi: Eğer iki dil konuşuyorsanız, bunama ihtimalinizin az olduğunu ve daha iyi bir çoklu görev yapıcısı olduğunuzu gösterir. Üstelik bunlar erken oluşan unsurlardır, sizin farklı bir dili benimsemeniz için siz daha ana okuluna giderken bu eğitim verilmeye başlanmalıdır. İki dilli olmak sağlıklıdır. Gelelim üçücü nedene, diller inanılmaz eğlencelidir. Söylenenden çok daha eğlenceli. mesela, Arapça "kataba" 'o yazı yazdı' demek iken "yaktubu", 'o yazı yazar' demektir. "Uktub" ise emir kipinde 'yaz' demektir. Bu kelimelerin ortak noktaları nelerdir? Bütün kelimelerin ortak noktası, sabit sütunlar gibi kelimelerin içindeki ünsüzlerdir. Onlar sabit duruyorlar ve sesli harfler ünsüzlerin etrafında dans ediyor. Kim onları ağzında yuvarlamak istemez ki? Bunu İbranicede de yapabilirsiniz, Etiyopya'nın ana dili olan Amharcada da. Bu eğlenceli.

07:03

Bir de dillerin farklı sözcük düzenleri var. Farklı sözcük düzeni ile konuşmayı öğrenmek, bir ülkeye giderseniz bir sokağın farklı tarafında araba kullanmak gibidir veya Witch Hazel'i gözlerinizin etrafına sürdüğünüzdeki verdiği kaşıntı hissine benzer. Bir dil bunu yapabilir.

07:22

Örneğin, "Şapkadaki Kedi" eminim hepimizin sık sık okuduğu bir kitap tıpkı "Moby Dick" gibi. İçinden bir alıntı: "Onu nerede bulduğumu biliyor musun? Nerede olduğunu biliyor musun? Küvette pasta yiyordu. Evet oradaydı!" Eğer Mandarin Çincesi öğrenecek olursanız ve ustalaşırsanız: "Bilirsin, onu nerede buldum? O içindeydi küvet kek tıkınıyor. Hata yok tıkınıyor çiğniyordu!' olur. Gerçekten güzel bir his. Bunu yıllarca yapabildiğinizi düşünün.

07:54

Ya da hiç Kamboçya'nın resmi dili Khmerce öğrendiniz mi? Ben de öğrenmedim, ama öğrenseydim, Sesli harflerle adeta oynardım, İngilizce gibi bir düzine değil, Komboçya lehçesinde kovandaki arı sesleri gibi ağızda yayılarak söylenen 30 farklı sesli harf var. Bu dil sizi yorabilir.

08:19

Ancak daha da önemlisi, kendi kendimize dil öğrenmenin bu kadar kolay olduğu bir çağ yaşanmadı. Eskiden bir okula gitmek zorundaydınız, orada itinalı bir öğretmen olurdu, çok zeki bir öğretmen ama sadece belli zamanlarda orda olurdu ve sis o zamanda gitmek zorundaydınız o zaman size bir türlü uymazdı. Okula gitmek zorundaydınız. Okul yoksa kayıtlar vardı. Gençken ben de denemiştim. Bir kayıt, kaset veya CD olarak bilinen antika nesnede çok fazla bilgi vardı. Bunlardan başka işe yaramayan kitaplarınız vardı bu sadece bir yöntemdi.

08:53

Bugün oturma odasında arkanıza yaslanıp çayınızı yudumlarken kendi kendinize Rosetta Stone gibi harika setlerle istediğiniz bir dili öğretebilirsiniz. Daha az bilinen Glossika'yı da şiddetle tavsiye ederim. İstediğiniz zaman yapabilirsiniz, bu nedenle daha çok ve daha iyi yapabilirsiniz. Sabah zevklerinizi çeşitli dillerde yapabilirsiniz. Ben her sabah çeşitli dillerde "Dilbert" alıyorum. Bu yeteneklerinizi artırabilir. 20 yıl önce, cebinizdeki telefonda istediğiniz bir dile sahip olmazdınız, eğer sorulsaydı bu fikir kültürlü insanlara bilim kurgu gibi gelirdi.

09:35

Bu nedenle ana dilimizden farklı diller öğrenmenizi şiddetle tavsiye ediyorum, çünkü bunu yapmanın daha iyi zamanı olmadı. İnanılmaz eğlenceli. Fikilerinizi değiştirmez ama aklınızı başınızdan alır.

09:51

Çok teşekkür ederim.

09:52

(Alkış)

Next
Next

Hayatta mutlu olmaktan çok daha fazlası var